2.izzettin keykavus
2. İzzettin Keykavus (Türk Kağanları ve Sultanları) (1. Kaynak) II. İzzeddin Keykavus (ö. 1279) Anadolu Selçuklu Sultanı ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in büyük oğludur. II. Gıyaseddin Keyhüsrev 1243 yılında Kösedağ Savaşı ‘nda Moğol komutanı Baycu Noyan’a yenilerek Antalya’ya kaçmış ve 1246 yılında orada ölmüştü. II. İzzeddin Keykavus babasının yerine tahta geçti ve aynı yıl içinde kardeşi IV. Kılıç Arslan’ı Moğol Hanı Güyük’ün tahta çıkma töreninde hazır bulunmak üzere Moğolistan’a elçi olarak gönderdi. Moğollar IV. Kılıç Arslan‘dan hoşnut kalarak onu Anadolu Selçuklu Sultanı olarak tanıdılar. IV. Kılıç Arslan 1248′de Sivas’ta tahta çıktı. Böylece II. İzzeddin Keykavus ve IV. Kılıç Arslan arasında taht kavgaları başladı. Üçüncü ve en küçük kardeş olan II. Alaeddin Keykubad da taht kavgalarına katıldı. Ancak Anadolu‘nun ileri gelenlerinin araya girmesiyle üç kardeş ortak olarak saltanat sürmeye ikna edildiler. Böylece 1249 yılında Anadolu Selçuklu Devleti tarihinde 8 yıl sürecek üçlü iktidar dönemi başlamış oldu. II. İzzeddin Keykavus Kızılırmak nehrinin batısında hüküm sürdü. IV. Kılıç Arslan ve II. Alaeddin Keykubad da Kızılırmak’ın doğusunda hüküm sürdüler. 1256 yılında Moğol kumandanı Baycu Noyan tekrar Anadolu‘ya bir sefer yaptı. Aksaray yakınlarında II. İzzeddin Keykavus‘un ordusunu yenilgiye uğrattı ve böylece Anadolu tamamen Moğol egemenliğine girmiş oldu. Üçlü iktidar dönemi II. Alaeddin Keykubad‘ın 1257′da bilinmeyen nedenlerle ölümüne kadar devam etti. 1260 yılında II. İzzeddin Keykavus Konya’yı bırakarak Kırım’a kaçtı ve 1279 yılında orada öldü. IV. Kılıç Arslan 1265 yılına kadar tek başına hüküm sürmeğe devam etti. (2. Kaynak) II. Giyaseddin Keyhüsrev öldügünde geride çocuk yasta üç oglu kalmisti. Bunlardan 11 yasindaki Izzeddin Keykâvus’un annesi hristiyan bir ailenin kizi olan Berduliye Hatun idi. 9 yasindaki Rükneddin Kiliç Arslan’in annesi bir hristiyan, 7 yasindaki Alâeddin Keykubad’in annesi ise Gürcü Hatun idi. Sultan II. Giyaseddin çok sevdigi Gürcü Hatun’dan dogan Alâeddin Keykubad’i veliaht tayin etmisti. Fakat vezir Semseddin Isfahanî, Celaleddin Karatay ve Semseddin Has Oguz gibi devlet adamlari töreye uygun olarak yasça büyük olan Izzeddin Keykâvus’u tahta çikarmayi kararlastirdilar. Uluborlu (Borgulu) meliki Izzeddin Keykâvus’u Aksehir’in Altuntas köyünde sultan ilân ettiler. Daha sonra Konya’ya getirip Anadolu Selçuklu hükümdari olarak kendisine biat ettiler (1246). Izzeddin Keykâvus da diger devlet adamlari gibi ayni yil Mogol tahtina çikan Güyük Han’in cülûs merasimine katilmak üzere Karakurum’a davet edildi. Selçuklu devletinin ileri gelenleri Ermeni ve Rum tehlikesi yüzünden sultanin baskentten ayrilmasinin mahzurlu olacagini bildirerek özür dilediler ve yerine sehzade Kiliç Arslan’i gönderdiler. Vezir Semseddin Isfahanî çok genis yetkilerle devlet islerini nizama koydu. Ancak bu durum fazla uzun sürmedi. Devlet adamlari arasinda ihtiras ve rekabet yüzünden büyük bir mücadele basladi. Neticede Semseddin Isfahanî güçlü rakiplerini ortadan kaldirarak iki yil boyunca devlet yönetimine tek basina hakim oldu. Kudret ve nüfuzunu arttirmak gayesiyle de sultanin annesi Berduliye Hatun ile evlendi. Ancak bu evlilik umumî efkârda tasvip edilmedi ve hanedana karsi saygisizlik olarak telakki edildi. Devlet erkâni arasinda yeni bazi sürtüsme ve mücadelelere sebep oldu. Ancak o sahsî gayretleriyle bütün rakip ve düsmanlarini bertaraf ederek ülkeyi huzur ve sükûna kavusturdu. Bu huzurlu dönem Ahmed adli birinin Sultan Alâeddin Keykubâd’in oglu oldugunu söyleyerek isyan etmesiyle bozuldu. Semseddin Isfahanî bu ayaklanmayi bastirmaya çalisirken Güyük Han’in tahta çikis merasimine katilmak üzere Karakurum’a giden Rükneddin Kiliç Arslan’in Mogol Han’i tarafindan sultan ilân edildigi haber alindi. Semseddin Isfahanî Emir-i âriz Resideddin’i degerli hediyelerle Mogolistan’a gönderip Güyük Han’i bu kararindan vazgeçirmek istediyse de arzusunu gerçeklestiremedi. Mogol ordusuyla Sivas’a gelen Rükneddin Kiliç Arslan burada Sultan ilân edildi ve Erzincan, Kayseri, Malatya, Harput ve Âmid’de de kendisine biat edildi(1249). Böylece Izzeddin Keykâvus’un ilk saltanat dönemi sona eriyordu. Vezir bu durum karsisinda yanina Izzeddin Keykâvus’u alip Alâiyye’ye çekilerek isyan etmek istedi. Ancak Celâleddin Karatay buna karsi çikarak her ne kadar böyle bir emir geldiyse de biz yine onu sultan olarak taniriz dedi. Bir müddet sonra Konya’ya gelen Mogol elçileri Semseddin Isfahanî’nin öldürülmesiyle ilgili emri getirdiler. Bunun üzerine vezir 25 Mart 1249′da öldürülüp bütün serveti müsadere edildi. MÜSTEREK SALTANAT DÖNEMI (1249-1254) Semseddin Isfahanî’nin öldürülmesinden sonra Seyfeddin Toruntay, Sirâceddin Sarica ve Hüsameddin Baycar gibi beyler Kiliç Arslan’i saltanattan vazgeçirmeye davet ettiler. Ancak o saltanatin kendisine ait oldugunu ve 200 Mogol süvarisinin de bunu teyid için Konya’ya geldigini bildirdi. Bunun üzerine Celâleddin Karatay Kiliç Arslan’in adamlarindan Türkistanli Cemaleddin Hutenî’yi baskadi tayin ederek siyasî buhrani çözmek için faaliyete geçti ve sarayda yaptigi toplantida “Büyük kardes dururken ülkenin idaresini küçüge birakmak ne din, ne insanlik ve ne de örfle bagdasir. Böyle bir hareket halk, halife ve diger milletlerin nezdinde de hüsn ü kabul görmez. Bu sebeple mesele ancak üç kardesin birlikte tahta çikmasiyla hutbe ve sikkelerde adlarinin dogum tarihine göre yazilmasiyla halledilebilir” dedi. Kiliç Arslan’in atabegi ve veziri Erzincanli Bahaeddin, Kadi Cemaleddin Hutenî’yi bu karara uymaya ve Mogol askerlerini geri göndermeye razi etti. Kiliç Arslan da bu teklifi kabul etti ve devlet idaresinde bazi yeni tayinler yapildi. Seyfeddin Sarica beylerbeyi, Nizameddin Hursid Vezir tayin edildi. Vezirlikten azledilen Erzincanli Bahaeddin Mogol askerlerinin yanina giderek bu gelismelere cephe aldi ve Celaleddin Karatay’a devlet idaresinin halâ kendi elinde oldugunu ve yeni tayinlere itibar etmemesini istedi. Ancak Izzeddin Keykavus, Celaleddin Karatay, Seyfeddin Hamid, Semseddin Tugraî ve Emîr-i dâd Fahreddin Ali ile birlikte Aksaray’a dogru hareket etti. Rûzbe ovasinda askerlerini topladi. Sultan Kervansarayi’nda iken 10.000 parali asker daha katildi. Kiliç Arslan’in beyleri bunu duyunca Sultan Izzeddin Keykâvus’a, devlet adamlarina ve askerlerine hakaret etmeye basladilar. Neticede bazi gruplar arasinda savas çikti. Toruntay bazi askerlerle birlikte esir alindi. Kiliç Arslan kendi askerlerinin bozguna ugradigini görünce Cemaleddin Hutenî ve diger yakin adamlariyla o civardaki bir tepeye çikti. Arslan Dogmus adli bir bey onlara saldirarak Cemaleddin Hutenî’yi öldürdü ve Kiliç Arslan’in huzuruna varip yer öptükten sonra onu Izzeddin Keykâvus’un huzuruna götürdü (1 Rebîülevvel 647/14 Haziran 1249). Sultan kardesini bagrina basti ve bozguncular yüzünden bu hale düstüklerini söyledi. Daha sonra Konya’ya hareket ettiler. Sehir halki sultani Sadeddin Köpek Kervansarayi’nda senlikler yaparak karsiladi. Alaeddin Kervansarayi yakininda kazanilan bu zaferle Celâleddin Karatay üç kardesin birlikte sultan ilan edilerek Selçuklu birligini saglamaya çalismistir. Karatay daha sonra üç kardesin saltanat naibligini birakmis ve hepsinin atabegi olmustur. Necmeddin Nahcivanî gibi dürüst ve faziletli bir insani vezir tayin ederek devlet islerini yoluna koymustur. Fakat daha sonra sadece sahsî çikarlarini düsünen beylerin ihtiraslari yüzünden devlet yine bazi güçlüklerle karsi karsiya birakildi. Bu sirada gelen Mogol elçiler Sultan Izzeddin Keykâvus’un Mengü Han’in huzuruna gitmesini istiyorlardi. Bunun üzerine Izzeddin Keykâvus maiyetiyle birlikte Kayseri’den Mogolistan’a hareket etti. Fakat Sivas’a varinca Celâleddin Karatay’in öldügünü (11 Kasim 1254) haber aldi ve geri döndüler. Bu sirada Sultanin halkin kadin ve kizlarina karsi gayr-i ahlâkî davranislari sebebiyle Kiliç Arslan’in getirilmesi fikri yayginlasmisti. Bu yüzden sultan Izzeddin Keykâvus derhal Konya’ya hareket etti. Birbiri ardindan gelen Mogol elçilerini de muhtelif mazeretler ileri sürerek geri gönderiyordu. Sonunda israrlara daha fazla dayanamayarak yerine kardesi Alâeddin’i gönderdi. Alâeddin’e refakat edenler arasinda bulunan devlet adami ve kumandanlar yol boyunca saltanatin ona ait oldugunu ve kendisini desteklediklerini söylediler. Celaleddin Karatay’in dört yildir (1249-1254) sagladigi birlik ve beraberlik onun ölümüyle son buldu. Mogollar’in baski ve müdahaleleri, beylerin ve diger devlet adamlarinin sonu gelmeyen istekleri, sultanlarin sahsiyetlerinin zayif olusu yüzünden ülke devamli bir huzursuzluk içine girdi. Mengü Han’in huzuruna giden Alâeddin Keykûbad’in sultan olarak dönmesi ihtimali kuvvet kazaniyor ve bu durum hem Izzeddin Keykâvus hem de Rükneddin Kiliç Arslan’i endiseye sevkediyordu. Sonunda bir rivayete göre Izzeddin Keykâvus adamlari vasitasiyla Alâeddin’i Erzurum’da öldürtmüstür. Baska bir rivayete göre ise eceliyle ölmüstür. Izzeddin Keykâvus Celâleddin Karatay’in ölümünden sonra gayri ahlâkî davranislarda bulunuyor ve çevresindeki kötü insanlarin tesirinde kaliyordu. Hristiyan dayilari Kir Haya ile Kir Kedîd de devlet islerine müdahale ediyorlardi. Bu durum Izzeddin Keykâvus aleyhinde bir kamuoyu olusmasina sebep oldu. Daha önce görevlerinden uzaklastirilmis olan beyler de Kiliç Arslan’i desteklemeye basladilar. Nihayet Kiliç Arslan tebdil-i kiyafetle saraydan çikip Ürgüp yoluyla Develi’ye gitti ve Kayseri’de sultan ilân edildi. Sultan Izzeddin Keykâvus Sadreddin Konevî ile Seyh Hüsâmeddin’i kardesine gönderip Sivas, Malatya, Harput ve Âmid (Diyarbakir) vilâyetlerine sahip olmakla iktifa etmesini istedi. Ancak o da Kayseri kadisi Celâleddin Habib’i elçi gönderdi ve Kayseri ile Kirsehir’in de idaresine birakilmasini talep etti. Fakat taraflar arasinda anlasma saglanamadi ve iki ordu Ahmed-hisar’da karsi karsiya geldi. Yapilan savasta Kiliç Arslan’in ordusu maglûp oldu ve esir düsen Kayseri ile Develü subasilari öldürüldü. Kiliç Arslan Develü’den Sis’e dogru giderken Türkmenler tarafindan yakalanip Arslan Dogmus’a teslim edildi. Izzeddin Keykâvus kardesini karsilayip bagrina basti. Sonra da hil’at, at ve altinlar verip Amasya’da ikamete mecbur etti. Bilâhare de Borgulu kalesine gönderdi ve nezaret altinda tuttu. Sultan Izzeddin Keykâvus böylece ülkede huzur ve sükunu sagladigi sirada Mogol kumandalarinin sonu gelmeyen istekleri karsisinda emîr-i dâd Fahreddin Ali’yi degerli hediyelerle Batu Han’a gönderip Baycu ve diger noyanlarin bu davranislarina son vermesini sagladi. Mogol baskilarinin devam ettigi bu yillarda Ermeniler de firsattan istifadeyle Anadolu‘nun bazi yerlerini isgal etmeye basladilar. Kaynaklar o dönemde Selçuklu hakimiyetindeki topraklari söyle siralamaktadirlar. Ahlat, Van, Ercis, Erzurum, Ispir, Bayburt, Koçmaz, Erzincan, Aksehir, Tercan, Kemah, Sebinkarahisar, Diyarbekir, Harput, Malatya, Sumeysat, Minsar, Sivas, Niksar, Amasya, Tokat, Çankiri, Ankara, Samsun, Sinop, Kastamonu, Turhal, Kayseri, Nigde, Eregli, Ermenek, Konya, Denizli, Afyon, Aksaray, Antalya ve Alaiye. Anadolu Selçuklu devleti Kösedag maglubiyetinden sonra Mogol istilâsina maruz kalmis ve onlara tabi olmustu. Bu dönemde tahta çikan sultanlarin çocuk yasta olmalari veya liyakatsizlikleri devlet için önemli bir zaaf unsuru olmakla beraber bazi hamiyet-perver devlet adamlari devletin birligini muhafaza edebilmek ve ikinci bir Mogol istilâsini önleyebilmek için yogun faaliyet göstermislerdi. Celâleddin Karatay’in ölümünden sonra müsterek saltanat yürütülememis ve Kiliç Arslan hapse atilmisti. Baycu Noyan’in anlasma disinda taleplerde bulunmasi üzerine Fahreddin Ali Batu Han’in yanina giderek ondan bir yarlig almis fakat onun istekleri yine son bulmamis hatta, Selçuklulara karsi öfkesi giderek artmistir. Mengü Han’in kardesi Hülagu’yu ilhan unvaniyla Iran ve batidaki ülkeleri idare etmekle görevlendirmesi sebebiyle Baycu’nun Aksaray’a kadar gelmesi Mogol tahakkümüne son vermek isteyen Sultan Izzeddin Keykâvus’u savasa tahrik etti. Vezir Izzeddin Arslandogmus kumandasindaki Türk ordusu 23 Ramazan 654 (15 Ekim 1256) tarihinde Aksaray Sultanhani civarinda Mogollarla savasa girdi. Fakat kisa sürede maglup oldu ve agir kayiplar verdi. Basta vezir olmak üzere birçok kisi sehid oldu. Bozgun haberini alan Sultan aile efradi, yakinlari, mücevherat ve kiymetli esyalarini yanina alarak Konya’dan Alaiye’ye gitti. Sultanin sefahata dalmasi devlet isleriyle ilgilenmemesi ve gayri ahlâkî davranislari bu bozgunun ana sebebidir. Maglûbiyet üzerine Konya’ya giden üstâdüddâr Nizameddin Ali halki derhal Mogol ordusunun, ihtiyaçlarini karsilamaya ve Baycu’ya ve diger noyanlara hediyeler vermege tesvik etti. Sehrin hatibi de Cuma hutbesinde halka mal ve servetlerini namuslari ugrunda harcamaktan çekinmemeleri için nasihatte bulundu. Baycu Konya’yi yerle bir etmeye yemin etmis oldugu halde Nizameddin Ali dört katir yükü altin götürüp sehri Mogollardan satin aldi ve büyük bir felâkete mani oldu. Baycu Sultan Izzeddin Keykâvus’un Antalya’ya gittigini ögrenince 1000 kisilik bir süvari birligini oraya göndermisti. Ancak Sultan Iznik imparatoruna siginmak üzere Denizli’ye hareket etmis ve Baycu’nun torunu Yisutay’i çesitli vaadlerle aldatarak Bizans sinirina girmeyi basarmistir. Izzeddin Keykâvus’un Bizans sinirina gitmesi üzerine Baycu Kiliç Arslan’i Selçuklu tahtina çikardi. Arslandogmus ve diger bazi emirler Borgulu’ya giderek Kiliç Arslan’i hapisten çikardilar. Kiliç Arslan ve yanindaki emirlerle birlikte bir müddet Ilgin’da bekledikten sonra Konya’ya gelip tahta çikti (655/1257). Nizameddin Hursid ve Muineddin Süleyman onun devlet adamlari arasinda ilk sirayi aldi ve vilayetlere subasi ve valiler tayin edildi. Kiliç Arslan Kervansarayi yakinlarinda Baycu ile baris imzaladi ve Mogol askerlerinin ihtiyaçlarini karsilamak üzere halktan mal ve para toplandi. Fakat Noyanlardan biri zalimâne davranislari yüzünden zehirlenerek öldürülünce Nizameddin Hursid bundan sorumlu tutuldu ve öldürüldü. Bu olaydan sonra Muineddin Pervâne idareye tek basina hâkim oldu. Izzeddin Keykâvus, Baycu’nun Hulagu’nun Bagdad seferine refakat etmek üzere Anadolu‘dan ayrildigini duyunca Iznik Imparatoru’nun verdigi 3000, Frank askerinin refakatinde Konya’ya gelerek tahta oturdu (14 Rebiülâhir 655/3 Mayis 1257). IV. Kiliç Arslan ise Kayseri’ye çekilmek zorunda kaldi. Ancak takip edildigini haber alinca Muineddin Pervâne ile beraber Tokat’a gitti. Izzeddin Keykâvus Kiliç Arslan’a biat ettikleri için Nigde subasisi Selçuksah ile diger bazi devlet adamlarini öldürttü. Kiliç Arslan ise Ilhanli hükümdarindan saltanat yarligini elde ederek Erzincan’a döndü ve kisi orada geçirdi. Yildiz Dagi yakinlarinda vuku bulan savasta Izzeddin Keykâvus’un kuvvetlerine maglup olan Muineddin Pervane ve Mogol askerleri de Erzincan’a kaçti. Kiliç Arslan Mogollar’dan tekrar yardim istedi ve onlarin destegiyle Niksar’i ele geçirdi. Sehir halki onu törenle karsilayip tahta çikardi. Izzeddin Keykâvus Baycu’nun Bagdad seferinde bulunmasindan yararlanarak Tokat, Amasya ve Malatya’yi da hakimiyet sahasina dahil etmis ve Anadolu‘da üstünlügü ele geçirmisti. Rakip sultanlar arasindaki mücadeleye müdahale eden Mengü Han her ikisinin müsterek saltanat sürmesine karar verdi ve Selçuklu topraklarini ikiye böldü. Buna göre Kizilirmak’in batisindan Bizans sinirlarina kadar uzanan saha Izzeddin Keykâvus’a, Sivas’tan Erzurum’a ve Mogol hakimiyetindeki sehirlere kadar uzanan saha ise Kiliç Arslan’a verilecekti. Ancak 657′de (1259) Anadolu‘ya dönen Mahmud Tugrâî ve Toruntay Mogollarin Anadolu‘ya girdiklerini ve iki hükümdar arasindaki mücadelenin devam ettigini ifade etmislerdir. Hülâgu Suriye seferine çikarken iki Selçuklu sultanini da huzuruna çagirdi. 4 Saban 657′de (28 Temmuz 1259) Tebriz’de onlarla görüstü. Mengü Kaan’in yarligina uygun olarak ülkeyi taksim etti. Bu taksim kararinda Pervane Muineddin önemli rol oynadi ve Anadolu‘daki nüfuzu giderek artti. Daha çok Mogollarin lehine faaliyetleriyle taninan vezir Mahmud Tugrâî’nin ölümünden sonra Fahreddin Ali Izzeddin Keykâvus’un, Muineddin Pervâne de Kiliç Arslan’in veziri oldu. Izzeddin Keykâvus’un Gurbet Hayati Ülkenin iki hükümdar arasinda taksiminden sonra Izzeddin hristiyan dayilariyla beraber Konya’yi birakip Kubâdâbâd’a, oradan da Antalya’ya gitti ve eglenceye daldi. Buna karsilik Kiliç Arslan ile Muineddin Pervâne Izzeddin Keykâvus’u sultanliktan uzaklastirmak için yogun bir faaliyette bulunuyordu. Harac almak üzere gelen Mogol elçilerini gayet güzel karsilayan Pervâne Izzeddin Keykâvus’un Konya’dan Antalya’ya gittigini ve oradaki Türkmenlerle birlesip isyan hazirligi içinde oldugunu söyleyerek tahsilâta oradan baslamasini tavsiye etti. Ancak Izzeddin Keykâvus beylerbeyi tayin ettigi dayisinin tesiriyle para vermeye yanasmadi. Elçiler Tebriz’e dönüp durumu anlatinca Ilhanlilar tahta geçmesini sagladiklari halde Izzeddin Keykâvus’un kendilerine nankörce davranarak içki ve eglenceye daldigini kendisine bildirdiler. Bunun üzerine Sultan derhal Antalya’dan Konya’ya dönüp para temin etmeye ve bozulan münasebetleri düzeltmeye karar verdi. Fakat Muineddin Süleyman onun Memlûklerle isbirligi yaparak Ilhanlilara karsi bir ittifak olusturmak düsüncesinde oldugunu ihbar ederek onlari kiskirtiyordu. Nihayet Hülagu 659 (1261) yilinda Izzeddin Keykâvus’u huzuruna çagirdi. Sultan kendisine vekâleten saltanat naibi Yavtas’i gönderdi. Yavtas Erzincan’da Ermenilerin bazi taskinliklariyla karsilasti ve bunlara mani olmak istedi. Ancak Mogol elçileri buranin Kiliç Arslan’in hakimiyetinde oldugunu söylediler. Yavtas da geri dönüp sultani Mogollara karsi tahrik etti. Sultan veziri Fahreddin Ali ile görüstükten sonra Hülagu’nun yanina gitmek üzere hareket etti. Konya’da Rûzbe ovasina geldiginde Alincak Noyan’in büyük bir orduyla Anadolu‘ya geldigini ve Kiliç Arslan ile Muineddin Pervâne tarafindan karsilandigini ögrendi. Vezirini Kiliç Arslan’a gönderip aralarindaki iliskileri düzeltmeye karar verdi. Kiliç Arslan ile görüsen Fahreddin Ali Izzeddin Keykâvus’un Mogollarla basa çikamayacagini bildigi için iki sultani tek güç halinde birlestirmek niyetiyle onlara katildi. Bu sirada Alincak Noyan’in kendisine taarruz hazirliginda oldugunu ögrenen Izzeddin Keykâvus Antalya’ya döndü. Sultan Izzeddin’in kumandanlari Ali Bahadir ve Yavtas Mogollar’a çetin bir savasa giristiler, fakat maglup oldular ve çok agir kayiplar vererek dagildilar (1261). Sultan Izzeddin Keykâvus Antalya’da bulundugu sirada bir yandan Memlûk Sultani Baybars ile isbirligi yapiyor, diger yandan da Anadolu‘daki Türkmenleri etrafinda toplamaya çalisiyordu. Sultan Izzeddin Keykâvus Misir’dan gelen iki emîrle beraber Nâsireddin Nasrullah ve Hacib Sadreddin el-Ahlâtî adli elçilerini Baybars’a gönderdi (660 Cemâziyülâhir/1262 Mayis). Baybars yardim talebini kabul edip Dimask ve Haleb’den asker gönderdigini bildirdi. Sultan Izzeddin Baybars’a gönderdigi ikinci mektupta (Haziran 1262) bu ittifaktan haberdâr olan Mogollarin Konya’yi isgale hazirlandigini bildirdi. Baybars bu kadar kisa bir süre içinde yardim gönderemeyince Izzeddin Keykâvus aile efradiyla birlikte Antalya’dan Istanbul’a hareket etti. Böylece bütün Anadolu Kiliç Arslan’in idaresine geçti. Izzeddin Keykâvus Istanbul’da eski dostu imparator Mihail Paleologos tarafindan çok iyi karsilandi ve bir hükümdar gibi dolasmasina izin verildi. Bu sirada müslüman olan Altinordu hükümdari Berke Han, Sultan Baybars’a elçi gönderip Mogollara karsi Izzeddin Keykâvus’un da dahil oldugu bir ittifak kurmak istedi. Bunun üzerine Bizans imparatoru Mihail Hulagu’nun tesiriyle bu ittifaka karsi cephe aldi ve Sultan Baybars’in Berke Han’a gönderdigi elçilerini 662 (1264) yilinda tevkif edip mallarina el koydu. Sultan bir papaz ve bir filozofu imparatora gönderip ona agir hitaplarda bulundu. Neticede elçiler serbest birakilip Berke Han’a gitmelerine izin verildi. Fakat yine Hülagu’dan korktugu için Izzeddin Keykâvus’a karsi takip ettigi dostane siyasetini degistirdi. Yakin emirleri Ayasofya’ya götürülüp hristiyanligi kabule zorlandilar. Kabul etmeyenlerin gözlerine mil çekilip öldürüldü, Izzeddin Keykâvus da Enez kalesinde hapsedildi (1262). Islâm kaynaklarinda Izzeddin Keykâvus ve adamlarinin Bizans tahtini ele geçirmek üzere bir suikasta hazirladiklari için böyle bir muameleye maruz kaldiklari ifade edilmektedir. Bizans kaynaklari ise Izzeddin Keykâvus’un Altinordu Han’i ve Bulgar krali Konstantin ile anlasarak Istanbul’u istilâya hazirlandigi için hapsedildigini belirtir ve onun Istanbul’da kalan oglu Melik Konstantin’in hristiyan oldugunu yazarlar. Bu vahsice hareketler üzerine Berke Han gönderdigi orduyla Bizansin Balkanlardaki topraklarini istilâ etti ve Izzeddin Keykâvus’u hapishaneden kurtarip Keyûmers, Mesûd ve diger ogullariyla birlikte Berke Han’a götürdüler. Berke Han Sugdak ve Solhad sehirlerini ona ikta etti. Sultan Izzeddin 677 (1279) yilinda ölümüne kadar burada yasadi. Izzeddin Keykâvus henüz 11 yasinda iken tahta çikmis, üç yil müstakil dört yil da müsterek saltanat sürmüs, bilâhare iki yil daha tek basina saltanat sürmüstür. Sultan Izzeddin 16 yil süren ve karisiklik içinde geçen hükümdarliktan sonra 27 yasinda iken vatanini terk ederek Istanbul’a gitmis, 17 yil gurbette yasamis ve 44 yasinda ölmüstür. Ahlâkî açidan zayif bir sahsiyet olusu daha çok hristiyan dayilarinin tesirinde kalisina baglanmaktadir. Bununla beraber Mogollara karsi mücadele etmis ve Anadolu‘yu onlardan kurtarmaya çalismistir. Bu iç mücahedeler sirasinda basta Konya olmak üzere bütün ülkede huzur ve güven kalmamistir. MUINEDDIN PERVANE DÖNEMI (1262-1277) 1243 Kösedag bozgunu Anadolu Selçuklulari tarihinde bir dönüm noktasi teskil eder. Bu tarihten itibaren devletin temelleri sarsilmis ve ülke yogun bir Mogol istilâsina ve Türkmen muhaceretine maruz kalmistir. 1261′den önce Denizli, Honas ve Dalaman çayi yöresinde 200.000 hane, Eskisehir, Kütahya arasinda 300.000, Kastamonu’da 100.000 çadir halki yasiyordu. Denizli’den batiya dogru uzanan daglar Cibâlü’t-Türkman (Türkmen daglari) adiyla aniliyordu. Mogollarin istilâ ve baskilarina büyük bir maharetle karsi koyan ve onlari idare etmeyi bilen Muineddin Süleyman Pervâne 1262′de II. Izzeddin Keykâvus’un yerine IV. Kiliç Arslan’i Selçuklu tahtina çikarmisti.