hasan can emir olunmadikca kipirdamayiz
Sekiz yıllık saltnatını seksen yıla sığdırankoca Yavuz’un Mısır seferine niyetlendiği günlerdir.
Son Abbasi Halifesi Mütevekkilallah Mısır’da bulunmaktadır.Halifenin etkinliği kalmamasına
Rağmen ,Yavuz kendisini incitmekten çekinmektedir.Nede olsa Hilafet makamındadır.Zembilli Ali Efendi ve İbn-i Kemal Paşa sultanı iknaya çalışırlar.Yavuz huzursuzdur.Seferin gerekliliğine
İnanmakla birlikte düşünce dünyasında gel gitler yaşamaktadır.Bu duygular içinde yavuz
Kendisini ibadete verir ve sabahlara kadar ibadetle meşgül olur.Yavuz manevi bir işaret
Beklemektedir.En yakın dostu sır arkadaşı Hasan Can’ı arayıp sorar.
-Nerelerdeydin göremedim seni ?
-Birazcık dalmıştım efendim.
-Öyleyse rüyanı anlat
-Şaşıran Hasan Can dikkate değer bir rüya gördüğümü hatırlamıyorum efendim der.
- Olacak işmi! Hasan,insan uyurda rüya görmezmi? Görmen lazım
Hasan Can üzerindeği şaşkınlığı atmadan ,Yavuzun yanından kendi kendine
konuşmaya Başlar.” Tuhaf der sultan bir işaret bekliyor ama acep ne olaki der .“
Tam bu esnada bir başka hasan Kapıcı başı Hasan efendi Hasan Can’a yaklaşır.” Ben der garip bir rüya gördüm,fakat bunu şimdi sultana nasıl anlatmalı ?
Hasan can bir taraftan şaşırır,bir taraftanda aradığı inciyi bulmuş gibidir. tuttuğu gibi Hasan Efendiyi çıkarır yavuzun karşısına:
- Hünkarım akşam çadırınızın önünde nöbet tıutmakta idim.Bir ara dalmışım yada ö yle sanıyorum zira mekan aynı mekan ve ben ayaktaidim..Yakaza gibi bir haldi baktım dört atlı
Çadırınıza doğru yaklaşıyordu.Hemen davrandım karşılarına çıktım.Güya kendilerine kimsiniz
Necisiniz diye soracaktım.Ancak betim benzim soldu.Dona kaldım.Bir farklılık vardı atlar çok asildi ve yere bastıklarını görmüyordum.Atlar hem heybetli hemde sevimli idi.Bırakın parola sormayı,eteklerine kapanıp ellerini öpmek istedim.Ziyaretciler Hünakrımızı sordular.Çadırdan dışarı ışık sızıyordu kendileri meşgül olmalılar dedim.Öndeki atlı iyi dedi rahatsız etme sabahleyin
geldiğimi iletirsin.Biz Kainatın Efendisinin Ashabındanız.Efendimiz Muahmme Mustafa Sallallahü eleyhi ve sellem Selim hana selam söyledi ve buyurdular ki;” Haremeyn’inhizmeti kendisine verildi.” Asil atlarla gelen nurani şahsiyetler geldikleri gibi hızla uzaklaştılar.Bir anda gözden kayboldular.Arkalarında helezon bir çizgi bıraktılar..Tam “ bunlar kim acaba “ diye düşünüyordumki bir ses “Nasıl tamızassın “ dedi Öndeki Hz Ebubekir,Yanındakiler Ömer ,Osman
ve Ali ( radyallühü anhüm ) dediğini duydum
Yavuz heyacanlanmıştır.Gözyaşları içinde rüyayı dikkatlice dinler ve hasan cana dönerek tarihe altın harflerle yazılacak şu sözü söyler.” Bilmezmisinki Hasan Can biz emir olunmadıkça hiç bir
Yere kıpırdamayız.İşte şimdi tamam mısır yolu gözüktü der.
Kaynak osmanlıda peygamber sevgisi
Son Abbasi Halifesi Mütevekkilallah Mısır’da bulunmaktadır.Halifenin etkinliği kalmamasına
Rağmen ,Yavuz kendisini incitmekten çekinmektedir.Nede olsa Hilafet makamındadır.Zembilli Ali Efendi ve İbn-i Kemal Paşa sultanı iknaya çalışırlar.Yavuz huzursuzdur.Seferin gerekliliğine
İnanmakla birlikte düşünce dünyasında gel gitler yaşamaktadır.Bu duygular içinde yavuz
Kendisini ibadete verir ve sabahlara kadar ibadetle meşgül olur.Yavuz manevi bir işaret
Beklemektedir.En yakın dostu sır arkadaşı Hasan Can’ı arayıp sorar.
-Nerelerdeydin göremedim seni ?
-Birazcık dalmıştım efendim.
-Öyleyse rüyanı anlat
-Şaşıran Hasan Can dikkate değer bir rüya gördüğümü hatırlamıyorum efendim der.
- Olacak işmi! Hasan,insan uyurda rüya görmezmi? Görmen lazım
Hasan Can üzerindeği şaşkınlığı atmadan ,Yavuzun yanından kendi kendine
konuşmaya Başlar.” Tuhaf der sultan bir işaret bekliyor ama acep ne olaki der .“
Tam bu esnada bir başka hasan Kapıcı başı Hasan efendi Hasan Can’a yaklaşır.” Ben der garip bir rüya gördüm,fakat bunu şimdi sultana nasıl anlatmalı ?
Hasan can bir taraftan şaşırır,bir taraftanda aradığı inciyi bulmuş gibidir. tuttuğu gibi Hasan Efendiyi çıkarır yavuzun karşısına:
- Hünkarım akşam çadırınızın önünde nöbet tıutmakta idim.Bir ara dalmışım yada ö yle sanıyorum zira mekan aynı mekan ve ben ayaktaidim..Yakaza gibi bir haldi baktım dört atlı
Çadırınıza doğru yaklaşıyordu.Hemen davrandım karşılarına çıktım.Güya kendilerine kimsiniz
Necisiniz diye soracaktım.Ancak betim benzim soldu.Dona kaldım.Bir farklılık vardı atlar çok asildi ve yere bastıklarını görmüyordum.Atlar hem heybetli hemde sevimli idi.Bırakın parola sormayı,eteklerine kapanıp ellerini öpmek istedim.Ziyaretciler Hünakrımızı sordular.Çadırdan dışarı ışık sızıyordu kendileri meşgül olmalılar dedim.Öndeki atlı iyi dedi rahatsız etme sabahleyin
geldiğimi iletirsin.Biz Kainatın Efendisinin Ashabındanız.Efendimiz Muahmme Mustafa Sallallahü eleyhi ve sellem Selim hana selam söyledi ve buyurdular ki;” Haremeyn’inhizmeti kendisine verildi.” Asil atlarla gelen nurani şahsiyetler geldikleri gibi hızla uzaklaştılar.Bir anda gözden kayboldular.Arkalarında helezon bir çizgi bıraktılar..Tam “ bunlar kim acaba “ diye düşünüyordumki bir ses “Nasıl tamızassın “ dedi Öndeki Hz Ebubekir,Yanındakiler Ömer ,Osman
ve Ali ( radyallühü anhüm ) dediğini duydum
Yavuz heyacanlanmıştır.Gözyaşları içinde rüyayı dikkatlice dinler ve hasan cana dönerek tarihe altın harflerle yazılacak şu sözü söyler.” Bilmezmisinki Hasan Can biz emir olunmadıkça hiç bir
Yere kıpırdamayız.İşte şimdi tamam mısır yolu gözüktü der.
Kaynak osmanlıda peygamber sevgisi