ali haydar efendi
ALİ HAYDAR EFENDİ
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında yetişen meşhur hukuk âlimi. 1853 (H. 1269) târihinde Batum’da doğdu. Gürcüzâde Mehmed Emin Efendi’nin oğludur. 1937 (H. 1355) târihinde İstanbul’da vefât etti.
Ali Haydar Efendi, ilk tahsilini memleketinde gördükten sonra İstanbul’a gelerek hünkâr imâmı Hâfız Reşîd Efendi’den okudu. Medreset-ül-kudât’ı birincilikle bitirdi. Yirmi yedi yaşında Burdur kâdılığına tâyin edildi. Daha sonra Uşak, Denizli kâdılıklarında bulundu. 1883 (H. 1301) târihinde istînâf mahkemesi âzâlığına, sonra Mekteb-i hukûk-u mecelle ve usûl-i muhâkemât-i hukûkiyye’nin ameliyât-ı tatbikiyesi dersi muallimliği ile İstanbul bidayet mahkemesi ikinci hukuk dâiresi başkanlığına tâyin edildi. Zamanla terfi ederek bidayet mahkemesi birinci reisliğine yükseldi. Ehliyetinden dolayı 1898 (H. 1314) târihinde istînâf mahkemesi hukuk kısmı reîsi, 1316’da temyiz mahkemesi âzası, 1325’de temyîz-i hukuk dâiresi reîsi oldu. 1911 (H. 1329) târihinde pâdişâhın emri ile, uzun müddet yaptığı ilmî çalışmaların karşılığı olarak, birinci rütbeden maârif nişanı aldı.
1914 (H. 1333) târihinde fetvâhâne-i âlî emînliğinde bulundu. Gayretli çalışmaları neticesinde pâdişâhın emri ile hâiz olduğu Osmanlı nişânı üçüncü rütbeden birinci rütbeye yükseltildi. Kazaskerlik pâyesi ve ömrünün sonuna kadar da adliye nâzırlığında bulundu. 1837’de doğup, 1903’de vefât ederek Üsküdar’da Nesûhî kabristanlığına defnedilen Büyük Ali Haydar Bey başka bir şahıstır. O da hukuk fakültesinde usûl-i fıkh ve mecelle hocalığı yapmıştır.
Ali Haydar Efendi’nin en meşhur eseri, dört büyük cild hâlinde bir kaç kere basılmış ve Arabça’ya da çevrilmiş bulunan; Dürer-ül-Hükkâm fî şerh-i mecellet-ül-ahkâm isimli Mecelle şerhi’dir. Erâzî Kânunu Şerhi ve Evkâfda muvâdaa, Risâle-i mefkûd ve İntikâl kânunu şerhi gibi eserleri de vardır.
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında yetişen meşhur hukuk âlimi. 1853 (H. 1269) târihinde Batum’da doğdu. Gürcüzâde Mehmed Emin Efendi’nin oğludur. 1937 (H. 1355) târihinde İstanbul’da vefât etti.
Ali Haydar Efendi, ilk tahsilini memleketinde gördükten sonra İstanbul’a gelerek hünkâr imâmı Hâfız Reşîd Efendi’den okudu. Medreset-ül-kudât’ı birincilikle bitirdi. Yirmi yedi yaşında Burdur kâdılığına tâyin edildi. Daha sonra Uşak, Denizli kâdılıklarında bulundu. 1883 (H. 1301) târihinde istînâf mahkemesi âzâlığına, sonra Mekteb-i hukûk-u mecelle ve usûl-i muhâkemât-i hukûkiyye’nin ameliyât-ı tatbikiyesi dersi muallimliği ile İstanbul bidayet mahkemesi ikinci hukuk dâiresi başkanlığına tâyin edildi. Zamanla terfi ederek bidayet mahkemesi birinci reisliğine yükseldi. Ehliyetinden dolayı 1898 (H. 1314) târihinde istînâf mahkemesi hukuk kısmı reîsi, 1316’da temyiz mahkemesi âzası, 1325’de temyîz-i hukuk dâiresi reîsi oldu. 1911 (H. 1329) târihinde pâdişâhın emri ile, uzun müddet yaptığı ilmî çalışmaların karşılığı olarak, birinci rütbeden maârif nişanı aldı.
1914 (H. 1333) târihinde fetvâhâne-i âlî emînliğinde bulundu. Gayretli çalışmaları neticesinde pâdişâhın emri ile hâiz olduğu Osmanlı nişânı üçüncü rütbeden birinci rütbeye yükseltildi. Kazaskerlik pâyesi ve ömrünün sonuna kadar da adliye nâzırlığında bulundu. 1837’de doğup, 1903’de vefât ederek Üsküdar’da Nesûhî kabristanlığına defnedilen Büyük Ali Haydar Bey başka bir şahıstır. O da hukuk fakültesinde usûl-i fıkh ve mecelle hocalığı yapmıştır.
Ali Haydar Efendi’nin en meşhur eseri, dört büyük cild hâlinde bir kaç kere basılmış ve Arabça’ya da çevrilmiş bulunan; Dürer-ül-Hükkâm fî şerh-i mecellet-ül-ahkâm isimli Mecelle şerhi’dir. Erâzî Kânunu Şerhi ve Evkâfda muvâdaa, Risâle-i mefkûd ve İntikâl kânunu şerhi gibi eserleri de vardır.