rumeli zindanlari
Tarih kitaplarının yanı sıra şairlerin mısralarında kuvvetli bir yer edinmiş olan Rumelihisarı; Boğaziçi’nde, Baltalimanı ile Bebek arasında kalan nev’i şahsına münhasır bir mekan olarak Boğaz’da beliriyor. Gösterişli, parıltılı ve etkileyici yapısıyla gizemli, derinlere götüren görüntüsüyle boğaz yolcularını haşmetle karşılıyor. Sahili cıvıltılı ve coşkulu, ara sokakları durgun ve huzurlu... Önde yalılar, arka taraflarda renkleri koyulaşmış ahşap binaları ile eşsiz tabloyu tamamlıyor. Şehitlerin yatağı, boğazın koruyucusu Rumelihisarı şimdilerde konser alanı olarak hizmet veriyor.
Rumelihisarı’nın hikayesi
Boğazın Rumeli yakasındadır. Bizans’a kuzeyden yardım gelmesini önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında yaptırılan bir kaledir. 1000 usta ve 2000 işçinin çalışmasıyla 4 ayda yapılmıştır. Üç büyük kulenin yapımını Çandarlı Kara Halil, Saruca ve Zaganos Paşalar üstlendiklerinden kuleler bu adlarla anılır. Beş kapısı bulunan kale, 30.000 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. İstanbul Boğazı’nın en dar ve akıntılı (600 m.) kısmında inşa edilmiş muhteşem bir anıt-eserdir. Rumelihisarı’nın adı: Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice-Hisar, Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde; Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir.
Kufi ile kroki “Ya Muhammed”
Türklerin Rumeli yakasında ilk yerleştikleri, mezarlık yeri belirledikleri ve cami inşa ettikleri yöre; bu yüzden pek çok tarihi eser barındırıyor Rumelihisarı. Prof. Dr. Semavi Eyice’nin yayınlanan bir makalesinde; Rumelihisarı’nın, Muslihiddin adlı bir mimarın eseri olduğu ifade ediliyor. Ancak hisarın orijinal planını çizenin, bizzat Fatih Sultan Mehmed cennetmekan olduğu biliniyor. Ve kuşbakışı surların kufi sanatına göre “Ya Muhammed” ya da sadece “Muhammed” şeklinde yazıldığı belirtiliyor.
Evliya Çelebi’nin Rumeli envanteri
Evliya Çelebi’nin aktardığı Rumelihisarı envanteri de tarihçiler tarafından önemli bir anektod olarak kullanılıyor. İşte Evliya’nın envanteri; Evliya Çelebi 17.yüzyılda hisarı şöyle dillendiriyor; “Kalenin daşında denize bitişik dar bir yerde olup, bağsız ve bahçesiz, kayalar üzerinde kat kat 1060 hanedir. 3 Camii, 11 mescidi, 7 okulu, 1 hamamı, 200 dükkanı, Durmuş Dede Tekkesi, 7 kadar Rum hanesi vardır. Yahudisi, meyhanesi ve bozahanesi dahi bulunmaz. Halkı kale muhafızı, balıkçı ve kayıkçı ve esnaftır. Diyar-ı Acem’de “Güzel Hisar” derler şeklinde hisar hakkında bilgi vermiştir.
Şehitlik kayboldu
Tarih profesörü Semavi Eyice’nin bir makalesinde; “1451’den beri bölgede beş ayrı savaşta şehit olanların mezarları bulunmaktadır. Kaybolanlar arasında 1980 yılında Kekik Tepe’ye kadar uzanan kısımdaki taşlar sökülmüş olan kitabede; ‘Burada fetihten önce şehit olanlar yatmaktadır’ şeklinde ibare bulunmaktadır. Ayrıca Küçükdere Ayazması’ndan Ermeni Mezarlığı’na kadar olan bölgede ve şu anda iskana açılmış olan Necip Bey Bağı’nın bulunduğu bölgede şehitlikler yer almaktadır. Yeri kesin olarak bilinen en eski şehitlik, Rumelihisarı üstünde yer alan tepedeki mezarlıktır. Hisarın inşasına engel olmak isteyen Bizanslılarla yapılan savaşta şehid düşenler buraya gömülmüştür. A. Süheyl Ünver, 1922 yılında bu şehitliğin yerini belirleyen taş kitabeyi gördüğünü söyler. Bir adı da ‘Şüheda Kuyusu’ olan bu şehitlikte yatan ve isimleri; Mahmud Çelebi, Mes’ud Bey, Akşemseddin Hazretleri’nin arkadaşlarından Şeyh Bedreddin olan bu şehitlerin kabir taşlarının hepsinin 1971 yılında yok olduklarını Ekrem Hakkı Ayverdi bildirmektedir.
Ses deprem etkisi yapıyor
Rumelihisarı’nın konserlerden zarar görmemesi için koyulan “90 desibel” sınırına aslında pek dikkat edilmiyor. Bundan üç yıl önce yapılan ölçümlerde sadece seyircinin alkışı 93 desibeli bulurken, konser anında ölçüm cihazının gösterdiği rakam 120’ye kadar çıkıyor. Ses mühendisi olan Cahit Coşkun’a tarihi eserlerin maruz kaldığı “ses” darbelerini sorduk. Coşkun, açıkhava olması hasebiyle taş duvarların ses etkisinden çok az etkilendiğini ancak, daha kapalı alanlarda kitabe, mozaik ve yazıların deprem etkisine maruz kaldığını da belirtti ve, “Tiz sesler doğrusal gittiği için çarpıp, geri döner. Zarar vermez. Ama bass sesler dairesel dalgalarla yayıldığı için engel tanımaz. Desibeli çok yüksek ise tehlike arz eder.”
Fotoğraf çekmek neden yasak?
Konser sırasında güvenliği sağlamak için çalışan güvenlikçiler konser alanı hazırlanmadan önce fotoğraf çekmek isteğini bildiren gazetecilere, “Yetkililere gidin!” cevabını veriyor. Ancak Rumelihisarı’nda yetkililer; “Kapı duvar”!... “ Güvenlik görevlileri de “Size görüntü verirsek, işimizden oluruz!” diyor. Her yıl yeni konser organizasyonunda düzenleme sebebiyle sur içindeki izler biraz daha siliniyor...
Fatih Sultan’ın camisi yok oldu
Rumelihisarı’nın hikayesi Anadoluhisarı’nın bir benzeri... Osmanlıların eline geçtikten sonra Anadolu Hisarı’nın karşısına yapılmış ikinci kontrol noktası olarak kullanılan hisar, daha sonraki yüzyıllarda büyük yıkıma uğradı. 1918’de bir ölçüde onarılan tarihi mekân, 1953’te içine yapılmış bütün gecekondular yıkılarak büyük bir onarımdan geçti. Bahçesi park olarak düzenlenirken, yalnız minaresi kalan ortadaki cami yeniden inşaa edilmedi. İstanbul Boğazı’nın güvenliği için önemli bir yapı olan Rumelihisarı, zaman zaman Yedikule Zindanları’nda olduğu gibi suçluların hapsedildiği mekân olarak kullanıldı. Avlusuna bir açıkhava tiyatrosunun yaptırılması ise 1953 yılında gerçekleşmiş.
Sanki ‘çöp hisarı’
Rumelihisarı konser alanı eğlence sektörünün hizmet vermesi için yetkililer tarafından sıkı bir şekilde takip edilirken, ecdadımızın emanet olarak bıraktığı hisarın birçok noktası çöplerle çevrili... Tarihi eserlere gösterdiğimiz bu tuhaf ilgi (!) içler acısı bir görüntüyü gözler önüne seriyor. Atıl bir vaziyette duran hisarın diğer bölümlerinde ‘adam boyu’ otların bulunması da vatandaşın tepkisine sebep oluyor.
Cami, konser alanı oldu
Fatih Sultan Mehmed Han ve Molla Fenari Hazretleri’nin vakfiyesi olan Rumelihisarı’ndaki Fatih Camii’nin yeri bugün konser alanı olarak kullanılıyor. Tarihi camiden geriye ise sadece minaresi ve mihrabı kalmış.
Rumelihisarı’nın hikayesi
Boğazın Rumeli yakasındadır. Bizans’a kuzeyden yardım gelmesini önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında yaptırılan bir kaledir. 1000 usta ve 2000 işçinin çalışmasıyla 4 ayda yapılmıştır. Üç büyük kulenin yapımını Çandarlı Kara Halil, Saruca ve Zaganos Paşalar üstlendiklerinden kuleler bu adlarla anılır. Beş kapısı bulunan kale, 30.000 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. İstanbul Boğazı’nın en dar ve akıntılı (600 m.) kısmında inşa edilmiş muhteşem bir anıt-eserdir. Rumelihisarı’nın adı: Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice-Hisar, Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde; Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir.
Kufi ile kroki “Ya Muhammed”
Türklerin Rumeli yakasında ilk yerleştikleri, mezarlık yeri belirledikleri ve cami inşa ettikleri yöre; bu yüzden pek çok tarihi eser barındırıyor Rumelihisarı. Prof. Dr. Semavi Eyice’nin yayınlanan bir makalesinde; Rumelihisarı’nın, Muslihiddin adlı bir mimarın eseri olduğu ifade ediliyor. Ancak hisarın orijinal planını çizenin, bizzat Fatih Sultan Mehmed cennetmekan olduğu biliniyor. Ve kuşbakışı surların kufi sanatına göre “Ya Muhammed” ya da sadece “Muhammed” şeklinde yazıldığı belirtiliyor.
Evliya Çelebi’nin Rumeli envanteri
Evliya Çelebi’nin aktardığı Rumelihisarı envanteri de tarihçiler tarafından önemli bir anektod olarak kullanılıyor. İşte Evliya’nın envanteri; Evliya Çelebi 17.yüzyılda hisarı şöyle dillendiriyor; “Kalenin daşında denize bitişik dar bir yerde olup, bağsız ve bahçesiz, kayalar üzerinde kat kat 1060 hanedir. 3 Camii, 11 mescidi, 7 okulu, 1 hamamı, 200 dükkanı, Durmuş Dede Tekkesi, 7 kadar Rum hanesi vardır. Yahudisi, meyhanesi ve bozahanesi dahi bulunmaz. Halkı kale muhafızı, balıkçı ve kayıkçı ve esnaftır. Diyar-ı Acem’de “Güzel Hisar” derler şeklinde hisar hakkında bilgi vermiştir.
Şehitlik kayboldu
Tarih profesörü Semavi Eyice’nin bir makalesinde; “1451’den beri bölgede beş ayrı savaşta şehit olanların mezarları bulunmaktadır. Kaybolanlar arasında 1980 yılında Kekik Tepe’ye kadar uzanan kısımdaki taşlar sökülmüş olan kitabede; ‘Burada fetihten önce şehit olanlar yatmaktadır’ şeklinde ibare bulunmaktadır. Ayrıca Küçükdere Ayazması’ndan Ermeni Mezarlığı’na kadar olan bölgede ve şu anda iskana açılmış olan Necip Bey Bağı’nın bulunduğu bölgede şehitlikler yer almaktadır. Yeri kesin olarak bilinen en eski şehitlik, Rumelihisarı üstünde yer alan tepedeki mezarlıktır. Hisarın inşasına engel olmak isteyen Bizanslılarla yapılan savaşta şehid düşenler buraya gömülmüştür. A. Süheyl Ünver, 1922 yılında bu şehitliğin yerini belirleyen taş kitabeyi gördüğünü söyler. Bir adı da ‘Şüheda Kuyusu’ olan bu şehitlikte yatan ve isimleri; Mahmud Çelebi, Mes’ud Bey, Akşemseddin Hazretleri’nin arkadaşlarından Şeyh Bedreddin olan bu şehitlerin kabir taşlarının hepsinin 1971 yılında yok olduklarını Ekrem Hakkı Ayverdi bildirmektedir.
Ses deprem etkisi yapıyor
Rumelihisarı’nın konserlerden zarar görmemesi için koyulan “90 desibel” sınırına aslında pek dikkat edilmiyor. Bundan üç yıl önce yapılan ölçümlerde sadece seyircinin alkışı 93 desibeli bulurken, konser anında ölçüm cihazının gösterdiği rakam 120’ye kadar çıkıyor. Ses mühendisi olan Cahit Coşkun’a tarihi eserlerin maruz kaldığı “ses” darbelerini sorduk. Coşkun, açıkhava olması hasebiyle taş duvarların ses etkisinden çok az etkilendiğini ancak, daha kapalı alanlarda kitabe, mozaik ve yazıların deprem etkisine maruz kaldığını da belirtti ve, “Tiz sesler doğrusal gittiği için çarpıp, geri döner. Zarar vermez. Ama bass sesler dairesel dalgalarla yayıldığı için engel tanımaz. Desibeli çok yüksek ise tehlike arz eder.”
Fotoğraf çekmek neden yasak?
Konser sırasında güvenliği sağlamak için çalışan güvenlikçiler konser alanı hazırlanmadan önce fotoğraf çekmek isteğini bildiren gazetecilere, “Yetkililere gidin!” cevabını veriyor. Ancak Rumelihisarı’nda yetkililer; “Kapı duvar”!... “ Güvenlik görevlileri de “Size görüntü verirsek, işimizden oluruz!” diyor. Her yıl yeni konser organizasyonunda düzenleme sebebiyle sur içindeki izler biraz daha siliniyor...
Fatih Sultan’ın camisi yok oldu
Rumelihisarı’nın hikayesi Anadoluhisarı’nın bir benzeri... Osmanlıların eline geçtikten sonra Anadolu Hisarı’nın karşısına yapılmış ikinci kontrol noktası olarak kullanılan hisar, daha sonraki yüzyıllarda büyük yıkıma uğradı. 1918’de bir ölçüde onarılan tarihi mekân, 1953’te içine yapılmış bütün gecekondular yıkılarak büyük bir onarımdan geçti. Bahçesi park olarak düzenlenirken, yalnız minaresi kalan ortadaki cami yeniden inşaa edilmedi. İstanbul Boğazı’nın güvenliği için önemli bir yapı olan Rumelihisarı, zaman zaman Yedikule Zindanları’nda olduğu gibi suçluların hapsedildiği mekân olarak kullanıldı. Avlusuna bir açıkhava tiyatrosunun yaptırılması ise 1953 yılında gerçekleşmiş.
Sanki ‘çöp hisarı’
Rumelihisarı konser alanı eğlence sektörünün hizmet vermesi için yetkililer tarafından sıkı bir şekilde takip edilirken, ecdadımızın emanet olarak bıraktığı hisarın birçok noktası çöplerle çevrili... Tarihi eserlere gösterdiğimiz bu tuhaf ilgi (!) içler acısı bir görüntüyü gözler önüne seriyor. Atıl bir vaziyette duran hisarın diğer bölümlerinde ‘adam boyu’ otların bulunması da vatandaşın tepkisine sebep oluyor.
Cami, konser alanı oldu
Fatih Sultan Mehmed Han ve Molla Fenari Hazretleri’nin vakfiyesi olan Rumelihisarı’ndaki Fatih Camii’nin yeri bugün konser alanı olarak kullanılıyor. Tarihi camiden geriye ise sadece minaresi ve mihrabı kalmış.